Serdar Akar · Savas Dinçel, Erkan Can, Müjde Ar · 2h 0m · 2000
Türk sinemasında eşine nadir rastlanan futbol temalı filmlerin başında gelir Dar Alanda Kısa Paslaşmalar. Amatör kümede mücadele eden bir futbol takımı olan Esnafspor’un antrenörü Hacı’nın (Savaş Dinçel) “hayat futbola fena halde benzer” cümlesiyle açılan film daha ilk sahnesinden hayat ile futbolun arasında bir paralellik kurar. “Futbol şahsi beceri gerektirir ama aslında toplu oynanan yani insanların takım halinde oynadığı bir oyundur. İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin.” diye de konuşmasına devam eder.
1982 yılında Bursa’da geçen film, 24 Ocak kararları ve 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında sıkıyönetimin etkisi altında olan ve serbest piyasa ekonomisine geçen Türkiye’de futbolun da endüstriyelleşerek bu gelişmelerden nasibini almasını da işler.
Cem (Uğur Polat), tam da bu gelişmelere uygun ve siyasi iktidara yakın profilde kulüp sahibi bir iş adamı olup Esnafspor’u da satın alıp kulübü profesyonelleştirmek ister. Bu arada golcü oyuncu Serkan’ın transferi için çekişme yaşanırken o da en sonunda Esnafspor’a transfer olur.
Erkan Can, Kaleci Torba Suat rolünde Gemide ve Takva‘ya ek olarak belki de en iyi oyunculuk performansını göstermiştir. Mahallenin güzel kızı Nurten’e (Şahnaz Çakıralp) aşık olan Suat ona olan aşkını anlatan mektuplar yazar, ancak mektuplarına herhangi bir cevap alamaz. Nurten ile evlenme hayalleri kuran Suat, Nurten’in Serkan ile evleneceğini haberini duyduğunda dünyası başına yıkılır.
Hacı’nın, unutulmaz aşkı Aynur’un (Müjde Ar) evinde Suat’ı teselli ettiği sahne filmin en etkileyici sahnelerinden birisidir. Hacı’nın Suat’a söylediği “ressam olurlar insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi kazına kazına” cümlesi aşkta hayal kırıklığına uğramışlar için ne kadar altı dolu bir cümledir. Hacı böyle bilgece bir söz ederken, elbette kavuşamadığı biricik aşkı Aynur bunda büyük pay sahibidir.
Mahalli kulüplerdeki maddi imkansızlıklar ve eski formaların giyilip giyilmeyeceğini tartışan oyunculara Hacı’dan Brezilya milli takımı benzetmeli bir motivasyon konuşması gibi günümüz futbol dünyasında da halen geçerliliği olan hususların altını çizer film.
Bu arada Esnafspor ligdeki mücadelesine devam ederken bir okulda beden eğitimi hocası olan ve Fransa’da St. Etienne’de kondisyon üzerine staj yapan Çetin Hoca’yı da kulüp bünyesine katarlar.
Mahalli kulüplerin profesyonelleşmesi ve beton-toprak sahadan çim sahaya geçilmesi gibi kararlar kulübün elini iyiden iyiye zorlar. Kulüp başkanı Hamdi’nin (Sezai Aydın) fırınını Cem alır ve yıkım kararı aldırır. Bu arada da Hacı’nın ölümcül bir hastalığı olduğu ortaya çıkar.
Esnafspor, şampiyon olmak için oynadıkları son maçta Tanju Çolaklı, Rıdvan Dilmenli, Metin Tekinli bir karmaya karşı oynarlar. Esnafspor ilk yarıyı önde kapatır ve hastanede son dakikalarını yaşayan Hacı’ya müjdeli haberi verirler. İlk yarısını önde kapattıkları maçı kaybederler ama Hacı’yı üzmemek adına “kazandık” deme planı yaparlar. Aradıklarında öğrenirler ki Hacı ölmüştür. Suat’ın dediği gibi “asıl şimdi kaybetmişlerdir” hem futbolda hem hayatta.
Profesyonelleşme hamlelerinden sonra Cem, Esnafspor’u en sonunda satın alır, Serkan dışındaki tüm oyuncuları kovar. Ne tribün eski tribündür ne de oynanan futbolda o amatör tutku vardır.
Filmin finalinde Suat, antrenman yaptırdığı mahallenin küçük çocuklarına Hacı’nın onlara filmin başında yaptığı konuşmanın aynısını yaparak motive eder: “Hayat futbola fena halde benzer.” Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, oyuncu kadrosu, dillere pelesenk olan aforizmaları, iyi çekilmiş maç sahneleriyle izlenmeyi hak eden ve Türk sinemasının 2000li yılların başında kazandığı devinimin göstergelerinden olan bir film.
